Page 10 - Memurun Sesi, Memurun Kendisi
- Memur Gazetesi 2. Baskı
P. 10
Haftalık Memur Gazetesi - Köşe Yazıları 08.07.2025 Salı, 2.Sayı
4688 Sayılı Kanun: Bir Reformun Kırılgan Anatomisi
Evren Kadir YILMAZ
evren.kadir.yilmaz@gmail.com
Toplu sözleşme görüşmelerinin başlamasına bir aydan kısa bir süre kaldı. Ve bu
görüşmelerin kanuni dayanağı da 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu
Sözleşme Kanunu’dur.
Bugün, kamu görevlilerinin sendikal haklarını düzenleyen 4688 sayılı Kanun’un
üzerinden 20 yılı aşkın süre geçti. Peki bu yasa, memurların sosyal haklarını gerçekten
koruyor mu? Yoksa güçlü görünen bir çerçeve içinde sınırlı bir özgürlük mü sunuluyor?
Her şeyden önce şunu bilmeliyiz: Sosyal politika dediğimiz şey; toplumda adaleti, eşitliği
ve dengeyi tesis etmeye çalışan devlet eliyle uygulanan bir dizi önlemdir. Sendikal haklar
ise bu politikanın en önemli parçalarından biridir. 4688 sayılı Kanun da işte bu zeminde
yükseldi. Ama zamanla görüldü ki, yapı sağlam görünse de içeride ciddi çatlaklar var.
Sendika var ama özgürlük ne kadar?
Memurlar, anayasal güvenceyle sendika kurabiliyor, evet. Fakat birçok kamu görevlisi –
örneğin hâkimler, polisler, istihbarat personeli, cezaevi çalışanları– bu hakkın dışında
tutulmuş durumda. Bu da temel insan haklarıyla ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası
sözleşmelerle örtüşmüyor. Dahası üye sayısı görece daha az olan küçük sendikaları etkisiz
kılarken, güçlü olanı daha da güçlü yapıyor.
Toplu sözleşme hakkı var ama grev hakkı yok.
2010 referandumu ve 2012’deki düzenlemelerle memurlar toplu sözleşme hakkı kazandı.
Fakat bu hak, grevle desteklenmediği sürece, masadaki denge bozuluyor. Bir yanda
devleti temsil eden işveren heyeti, diğer yanda grev hakkı olmayan, çoğu zaman siyaseten
etkilenmiş sendikalar. Sonuç? Güç dengesizliği. Ve bu da gerçek bir pazarlık ortamı değil,
sembolik bir diyalog tablosu ortaya koyuyor.
Memur sendikacılığı: Katılım mı, görünürlük mü?
Sendikal haklar bir yandan anayasa ile güvence altına alınırken, öte yandan uygulanış
biçimiyle daraltılıyor. Yani memur sendikaları var, ama etkisi sınırlı. Bu durum, kamu
çalışanlarının kendilerini temsil eden sendikalara olan güvenini de zedeliyor.
Sonuç olarak, 4688 sayılı Kanun, bir dönemin ilerici adımı olarak doğdu. Ancak zamanla,
sosyal devletin ruhuna uygun bir yapıdan uzaklaştı. Eğer gerçekten sosyal adalet ve
çalışan hakları temelinde güçlü bir kamu sendikacılığı isteniyorsa, bu yasa kökten gözden
geçirilmeli. Çünkü güçlü bir sendikal yapı, sadece çalışanların değil, kamunun tamamının
lehinedir.
www.buroailesi.com "Arı Gibi Çalışkan Sendika" www.balsen.org (Online üyelik)